Fakültemiz tarafından yeni bir seminerler dizisi başlatıldı. Üniversitede akademik personele yönelik disiplinler arası bilgi ve tecrübe paylaşımının sağlanması amacıyla düzenlenen uzmanlık seminerlerinden ilki Ahlak Felsefesi başlığı altında gerçekleştirildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Türkeri'nin konuşmacı olarak katıldığı seminere KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Yıldırım ve Prof. Dr. Osman Çevik, Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Halit Çalış ile akademik personel katıldı.
Seminer, öğleden önce ve öğleden sonra ikişer oturum halinde gerçekleştirildi. İlk oturum genel hatlarıyla felsefenin tarifi, konusu ve tarihine ayrılırken diğer üç oturumda yoğunluklu olarak felsefenin önemli bir dalı olan ahlak felsefesi konuları değerlendirildi.
Felsefe ve Etik
Seminerin, “Felsefe: Sistematik ve Tarihsel Analiz” başlıklı ilk bölümünde felsefenin hikmet sevgisi olduğu vurgulanırken, bu arayışın batı tarihinde Rönesans öncesinde, Rönesans döneminde ve Rönesans'tan sonra aldığı şekil, dinle ve bilimle ilişkisi, bunu yaparken de bütüncüllüğünü ne derecede koruyabildiği meseleleri tartışıldı.
Felsefe tarihinde etik’in en çok ihmal edilen alan olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Türkeri, “Hatta batı felsefesinde ahlakın reddine varan bir süreç yaşanmıştır. Bu süreçte etik üzerine yapılan çalışmalar da bütüncül olmak ve hayatın geneline uzanmak konusunda başarılı olamamıştır.” dedi.
Seminerde “Ahlak, Etik: İlkeler ve Ekoller” ana başlığını taşıyan ikinci oturumda felsefenin temel alanlarından biri olan etik konusu irdelendi. Bu oturumda gündelik dilde etik ve çeşitli meslek dallarındaki etik ilkelerine işaret edildikten sonra literatürde etik yani ahlak felsefesinin içerik ve kapsamı gösterildi.
Prof. Dr. Türkeri, Arapça’da kendisini ‘halk-hulk’ ayrımı olarak gösteren ve dışarıdan gözlenebilen bir halk'ın (bedenin, cismin) yanı sıra, dışarıdan gözlenemeyen ama açık seçik olarak bilinebilen hulk’un (ahlak) bütün insanlığın tabi olduğu rasyonellik, özgür irade, doğru bilgi ve tutarlılık gibi bazı ortak ilkelere sahip olması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Türkeri, gayelerine göre çeşitlenen etik kuramları hakkında da bilgi verdi.
Üçüncü oturum, “Bedeviyetten Medeniyete Ahlak Dönüşümü” başlığıyla öğleden sonra başladı. Cahiliye’deki kabilesel sübjektivizm, bireyin ve kabilenin etik sorumluluk karşısındaki konumları, değerlerin kurulmasında geleneğin, kültürün ve ırkın etkisi gibi konular ele alındı. Prof. Dr. Türkeri, Cahiliye kabilesinde ahiret inancının yokluğunun kişileri bir yandan pesimizme diğer yandan da hedonizme sürüklediğini ifade ederek medeniyetin gelişiyle dönüşen etik değerleri sıraladı. Oturumun sonunda ahlaka ilişkin meseleler Kur’an ayetleri çerçevesinde tekrar ele alınırken dini açıdan ahlakın vazgeçilmezliğine vurgu yapıldı.
“Modern Dönem ve Ahlak” üst başlığını taşıyan dördüncü ve son oturumda ise küresel sorunlar ve anlayışlar ele alındı. Bu çerçevede baş gösteren sorunların kaynağı ve buna yol açan felsefi anlayışlardan söz edildi. Mutlak yoksulluk, çevre kirliliği gibi konuların etikten bağımsız düşünülemeyeceği vurgulandıktan sonra hali hazırdaki etik anlayışlarımızın bu konudaki yetersizliğinden söz edildi.
Gün boyu süren seminer, katılımcıların genel değerlendirmeleriyle sona erdi.