Fakültemiz tarafından düzenlenen Düşünceler ve Kavramlar başlıklı seminerler dizisinde bu hafta ‘hak ve batıl’ kavramları irdelendi. Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Halit Çalış’ın sunumuyla gerçekleştirilen seminere çok sayıda öğretim elemanı katıldı.
Hak Kavramının Anlamı
Allah’ın isimlerinden ya da sıfatlarından birisinin de hak olduğunu belirterek seminerine başlayan Prof. Dr. Halit Çalış, kavramın sözlükte gerçek, doğru ve sabit olmak, gerekli ve layık olmak, sürekli var olmak, gerçeğe uygun bulunmak, bir şeyi sabit ve gerekli kılmak anlamlarına geldiğini; İslami literatürde ise genellikle, inkârı mümkün olmayacak kesinlikte gerçek olan söz, inanç, din ve görüşler anlamında kullanıldığını belirtti.
“Hak, vahiy kaynaklı bilgi ve değerleri; batıl ise, vahiyle çelişen bilgi ve değer anlayışlarını ifade eder”
Hak kavramının Kur’an’da genellikle batılın zıddı anlamında olmak üzere 247 yerde geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Çalış, İslam âlimlerinin hak kavramının iki boyutuna dikkat çektiklerini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu iki temel mana varoluş ve gerçeğe uygunluktur. Buradaki varoluş Allah’a izafe edildiğinde zamanın hem başlangıcı hem de sonu itibariyle sınırsızlığı ifade eder. Allah, bizzat ve sürekli olarak var olan, gerçekliği bulunan, varlığı ve ulûhiyeti fiilen tahakkuk edendir. Allah’ın zatı haktır, yani tartışmasız gerçektir. O'ndan gelen ve O'na rücu eden her şey de haktır ve gerçekliği vardır. Emrettiği ve yasakladığı hususlar uyarınca hareket etmek de kullar için haktır yani gereklidir. Dolayısıyla hak, vahiy kaynaklı bilgi ve değerler; batıl, vahiy dışı kaynaklardan beslenen bilgi ve değer anlayışlarıdır.”
“Zihni faaliyetin amacı hakkı bulma, ameli faaliyetin amacı ise hakka uygun davranmadır”
Hak kavramının Kur’an ve Sünnet’te kullanılışı ve İslam düşüncesinde kavrama yüklenilen anlam bakımından ‘doğru bilgi-uygun amel’ gerekliliğinden söz eden Prof. Dr. Çalış, bu konuda şunları söyledi: “Müslümanlar açısından her türlü zihin faaliyetinin amacı, özellikle bilgi-değer bakımından hakkı bulmaktır. Hakkın şekillendirdiği zihniyet hayata yön verecek, bilgi ve değer üretimi buna göre gerçekleşecek, eylemler hakka uygun şekillenecektir. Hayat, hakka ulaşma, söz ve eylemlerin hakka uygunluğunu sağlama çabası şeklinde yaşanacaktır.”
“Batıl; hükmün gerçeğe, düşüncenin de kendi gerçekliğine aykırı olmasıdır”
Prof. Dr. Halit Çalış, batıl kavramının ise gerçeğe uymayan inanç, hüküm ve düşünceler, hakkın karşıtı gibi anlamlar taşıdığını söyleyerek kavramın sözlükte boşa gitmek, temelsiz ve devamsız olmak gibi anlamlar ifade ettiğini belirtti.
Batıl kavramının türevleriyle birlikte Kur’an-ı Kerim’de 36 defa geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Çalış, ayetlerden örnekler sunarak, “Batıl, şeriatın yasakladığı her şey, gerçekliği bulunmayan, yalan ve yanlış olmasa bile planlanan hedefe ulaştırmayan her türlü faydasız iş, söz ve davranış, genellikle kabul edilmiş inançlara uygun olmayan hükümlerdir. Batıl, hükmün gerçeğe, düşüncenin de kendi reel konusuna aykırı bulunmasıdır. Buna göre batıl, sadece inanç ve hükümleri değil tasavvurları da içine almaktadır.” dedi.
“Hak üstündür; hakkın hatırından üstün hatır yoktur”
Prof. Dr. Çalış, seminerin son bölümünde hak ve batıl kavramları üzerine bir değerlendirme yaparak, “Hak, kaynağını vahiyden alan ve onunla çelişmeyen bilgi, değer ve eylemlerdir. Böyle olmayanlar ise batıldır. Hak gelmiş batıl zail olmuştur. Yani ilahi hakikatler ve bunlarla çelişmeyen bilgi-değer-eylem manzumesinin açığa çıkmasıyla birlikte, bunlara aykırılık gösteren her türlü bilgi-değer-eylem anlayışının herhangi bir geçerliliği kalmamıştır. En üstün değer haktır. Önemli olan, bilgi ya da davranışın kimden geldiği değil, hak olup olmadığıdır. Müslümanlar açısından en üstün değer haktır; Hakk’ın hatırından üstün hatır yoktur” şeklinde konuştu.
Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandırılması ve konuyla ilgili karşılıklı fikir alışverişinin ardından sona erdi.