Karamanoğlu Mehmet Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığınca KMÜ Nalıncılar Kültür Evinde düzenlenen Mesnevi Okumaları programında bu hafta Mevlana Düşüncesinde Motivasyon konusu anlatıldı. Mesnevi Okumaları programının konuşmacısı Dr. Nasseruddin Mazharı Hoca şunları söyledi;
MEVLANA DÜŞÜNCESİNDE MOTİVASYON: Değerli Dinleyiciler hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Mesnevi ile hemhal olmakinsanı manevi olarak rahatlatıyor. İnşallah biz de bu güzel mekanda birbirimizden istifade edeceğiz.Müslümanların her alanda kan kaybettiği özellikle de moralin yok olduğu günlerde Mevlana’nın şiirleri adeta bir ab-ı hayat mahiyetindeydi. Onun şiirlerini okuyan Müslümanlar benliklerini, şahsiyetlerini, keramet ve şerefli varlıklar olduklarını hatırladılar. Böyle bir atmosferde insanları yeniden canlandıran, onlara yeni ruh üfleyen, moral veren bir kişiye ihtiyaçları vardı. Mevlana da bu durumun farkındaydı, dolayısıyla hem Mesnevi hem de Divan-ı Şemste umut saçan, can-ı revan veren çok sayıda şiir inşad etti. Her ne kadar o karanlık dönemin isimi ve simgeleri hakkında Mesnevide açık bir şekilde değinilmezse de, Divan-i Kebir özellikle de Fihi Ma Fih’te Mogulların zulmünden hoşnutsuzluğunu açıkça dile getirmiştir. Hatta Fihi Ma Fih eserinde Muinuddin Pervane’yi Mogollara yardım etmekten dolayı tövbeye bile çağırmıştır. Bunun yanı sıra o dönemde Mevlana’nın yapabileceği en güzel şey moral ve motivasyon vermek olmuştur. Savaş maddi varlıkları kaybettiği gibi manevi yönden de insanları derinden sarsar. Savaşta yaşayan insanların halet-i ruhiyyesi altüst olur. Mutluluk, sevinç ve herşeyden önemli olan kendine güven yok olur. İnsanın ruhu bu şekilde darmadağın olunca cismi de tazeliğini yitirir, pejmürde olur. Saadet ve mutluluk insanın yüzüne yansımazsa yaşarken ölmüş demektir. Mevlana o dönemde İslam aleminin hali pür melalinin farkındadır. Dolayısıyla bu durumdaki insanlara yapabileceği en büyük iyiliğin onlara umut aşılama ve mutluluğu hatırlatma, telkin etme olmuştur. Böylece bu irfani neyden yansıyan nameler her tarafa güven ve mutluluk saçmıştır. Sadece o devirde yaşayanlar değil, asırlar boyunca hatta günümüzde bile onun irfani söylemleri milyonlarca mutsuz, muzdarip insanlara moral ve motivasyon kaynağı olmuştur. İrfani mutluluk tabi ki geçici bir mutluluğa çağırmak değildir. Geçici mutluluk de mutluluk sayılmaz. Dolayısıyla Mevlana’nın dile getirdiği saadet ve mutluluğun kaynağı sonsuz olduğundan bütün zamanlar ve mekanlar için moral ve motivasyon kaynağı olmuştur.
Moğollara Karşı Halkın Tutumu: Moğolların akımı toplumun her tabakalarında değişik aksülamele yol açmıştır. Şairlerin bir kısmı halk ve hükümdarlara nasihat vermekle yetinmişlerdir. Bazıları da alaycı ve ironi bir üslup ile o dönemin siyasi ve toplusal vakalarını dile getirmişlerdir. Mesela Ubeyd Zakanî Ahlaku’i-Eşraf ( اخلاق الاشراف )adlı eserinde sivri bir dil ve ironi bir üslup ile o dönemin siyasi ve toplumsal hayatını eleştirmiştir. Sadi Şirazi de yakıcı bir mersiye ile Abbasi Hilafetinin yıkılışından ve Bağdat halkının zor günlerini dile getirmiştir. Sofilerin kahir ekseriyeti de Moğolların istilasını Allah’ın takdiri olduğunu, dolayısıyla buna rıza gösterip sabretmekten başka bir çarenin olmadığını söylemişlerdir. Hatta Moğol belasını halkın günahlarından kaynaklanan ilahi bir intikam olduğunu da dile getirenler de çoktu. Şems Tebrizi Tatar’ın insan nefsinin öfkesinden ibaret olduğunu söylemiştir. O devirde yaşayan tasavvuf erbabı Moğollara karşı mücadele de değişik tavurlar sergilemişlerdir. Mesela Baha Veled ve Necmeddin Daye gibi zatlar hicreti tercih etmişlerdir. Feriduddin Attar müritleri ve vatanı terk etmeyip şehit olmuşlardır. Abdul Kadir Ceylani ise her şeyden feragat edip inzivayı seçmiştir. Bazıları Necmettin Kübra gibi sakin durmayıp Moğolları taşlarla karşılamış ve şehit olmuştur. Toparlayacak olursak denilebilir ki Müslümanların manevi merkezlerinin yıkılışı, büyük alimlerin göç edip avare olması buna ek olarak Moğollara hareket verici, toparlayıcı güçlü bir fikir birliğinin olmaması Moğollara karşı yenilgi yollarını kolaylaştırmıştır. Mutasavvıf zatlar Moğolların hücum sebebini zikrederken değişik sebepler zikretmişlerdir. Bazıları Harezmaşah’ı sorumlu tutarken bazıları ise halkın gafletine, günahına bağlamışlardır. Menakibu’l Arifin müellifi Moğolların hücumunu Behaveled’in Harezmşah’a karşı beddua etmesine bağlıyor. Sultan Veled de aynı kanata sahip olup şiirlerinde Belh ehlini özellikle de devlet erkanını açık bir şekilde kötüleyip ceddinin göç etmesini ilahi bir emir olarak zikretmiştir…Sohbet soru cevap kısmıyla sona erdi.